Anadolu'nun altın ticaretine hükmeden işadamı

Ekonomi 26 Temmuz 2013 13:54
A
a

Ahmet Ahlatçı, Türkiye coğrafyasının tam ortasında gözlerden ırak bir doğalgaz ve kuyum devi inşa ediyor. 11,5 milyar lira cirolu şirketi, Anadolu'nun altın ticaretine hükmediyor; Gazprom ile yaptığı tedarik anlaşmasıyla Rus gazını Türkiye'de pazarlıyor ve 5 kentin gazını dağıtıyor

Merve Gün Karakaya'nın haberi

Eğer yılda 11,5 milyar lira ciro üreten bir şirketin patronuyla görüşecekseniz, kapısından gireceğiniz
bina ve ofis asgari olarak kafanızda şekillenmiş olur. Dolayısıyla tabelasında
kocaman harflerle "Ahlatçı Kuyumculuk" yazan, kuyumcu vitrini arkasında
döviz bürosu olarak işleyen yaklaşık 150 metrekarelik mağazanın sonundaki
kapının patron odasına açıldığına inanmak fazlasıyla zor.

İçerisi alışılmış patron odalarından ziyade orta büyüklükte bir mağazanın yazıhanesiniandırıyor.
Ahlatçı Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Ahlatçı, "siz lütfen buyurun" deyip
üzerinde
şık lacivert takım elbisesi olduğu halde satış tezgahlarının olduğu 
yere gidip işleilgili bir konuyu çözüyor.

Çorum merkezli Ahlatçı Şirketler Grubu, bu mütevazı resmin ezberlerine hiç uymuyor.
56yaşındaki Ahlatçı, cirosunun 9 milyar liralık hacme ulaştığı kuyum işinde
Türkiye'deki altın bilezikpiyasasının yüzde 35'ini, alyans pazarının ise yüzde 25'ini kontrol ediyor.

Ama daha da önemlisi sofistike, politik ve sıkıntılı doğalgaz arenasında,
Türkiye'de rol alacak önemli bir aktör olmaya doğru hızla evriliyor. Şirketi, geçen sene sonunda
dünyanın en büyükdoğalgaz portföyüne sahip Rus Gazprom ile yıllık 700 milyon metreküpten
üç yıllığına gaztedarik anlaşması yaptı.

Böylece Türkiye'de Rus doğalgazını pazarlama ehliyeti alan Fatih Baltacı, Özcan Tahincioğlu,
Abdullah Tivnikli ve Mustafa Latif Topbaş gibi birkaç isimden mütevellit 'seçkin' bir zümreye iyice yaklaştı.
Ancak Ahlatçı, Türkiye doğalgaz piyasasındaki oyunculardan hayli farklı bir profil.
Çünkü Türkiye'de pazarlamaya başlayacağı gazı, kontrat devri ihalelerinden temin etmedi.
Devir ihalelerden sonra ikili ilişkilerle anlaşma imzaladı. Bunu da Ali Şen'in ortağı olduğu Bosphorus Gaz vasıtasıyla yaptı.

Çorumlu işadamı, Gazprom'dan aldığı bu miktarın yarısını bugün beş kente yayılmış
 ve 1 milyon kişiye hizmet veren kendi doğalgaz dağıtım şirketlerinde kullanacak.
Geri kalanını ise piyasayapazarlayacak. Ama daha fazlasını hedefliyor. "Her şey yolunda giderse" diyor,
Batı Hattı'nda (Mavi Akım'la birlikte Rusya'dan Türkiye'ye gaz akışını sağlayan iki hattan biri)
kalan ve özel sektöre devredilmemiş 4 milyar metreküplük gazın kontrat devri ihalesinden
yaklaşık 1 milyar metreküplük pay almayı istediğini anlatıyor.

Doğalgaz dağıtımında eski bir oyuncu olsa da Ahlatçı asıl parayı, 1984'ten beri faaliyet gösterdiği
kuyumculuk ve döviz işinden kazanıyor. Cirosunun 9 milyar liralık kısmı bu iki sektörden geliyor.
Çorum'un merkezindeki mağazasının arkasındaki atölyede günde yaklaşık 55 kilogram altın bileziğe,
12 kilogram altın ise alyansa dönüşüyor. Haftanın altı günü atölyede üretim var.

Bunlar Anadolu'da tam 2 bin 300 kuyumcuya her üç haftada bir 'markasız' olarak sevk ediliyor.
Grubun Türkiye altın bilezik piyasasında yüzde 35, alyansta ise yüzde 25 pazar payı var.
Ahlatçı sıradan bir kuyumcu değil. Elinde Darphane'nin az sayıdaki üreticide bulunan mühürlerinden biri var
. Bu mühür, Ahlatçı'yı Ankara'nın doğusundaki gümrüklerden giren çıkan altınlara "ayar" vermeye yetkili kılıyor.

Bu yetkiye sahip birkaç özel ayarcı daha var kuşkusuz ancak Ahlatçı'nın Anadolu hakimiyeti başka.
Çünkü Türkiye'deki döviz işinde de ciddi bir etkisi var. Türkiye'de yaklaşık 20 milyar dolarlık
döviz pazarının ilk üç oyuncusundan biri konumunda. Üstelik bu işte de devletin
Ahlatçı Grubu'na tanıdığı bir imtiyaz var. Tam 21 yıldır Merkez Bankası Para ve Efektif Piyasaları'nın üyesi.
Diğer yedi üye ile birlikte piyasa yapıcı bir rol üstleniyor. Oğlu Ahmet Emin Ahlatçı, döviz işindeki bu imtiyazın,
Anadolu'daki altın ticaretinde kendilerine için büyük avantaj sağladığını anlatıyor.

Kuyum ve dövize göre görece küçük çaplı bir iş olsa da doğalgaz dağıtımı, Çorumlu işadamının
ikinci büyük ve hızlı büyüyen operasyonu. Ahlatçı dokuz yıldır başta Çorum olmak üzere civardaki
beş kentin doğalgaz dağıtımını gerçekleştiriyor. Bu işin 2012 itibariyle Ahlatçı Grubu cirosuna katkısı 1 milyar lira oldu...

"Rakamın toplam ciro içindeki payı yanıltıcı olmamalı" diyor, "Enerji, bizim tali işimiz değil. Bu alanda
etkinliğimizi artırmak, topyekun varlık göstermek istiyoruz." Bu "topyekun varolmak" isteği,
doğalgazın ticaretini yapmak, dağıtmak ve elindeki gazla elektrik üretip nihai tüketiciye
kadar inmeyi ve elektrik perakendesinde de yer almayı kapsıyor.

Bu strateji çerçevesinde Gazprom ile yaptığı anlaşma hayati önem taşıyor. Çünkü bu sayede hem kendi
şirketlerinde dağıttığı gazı garanti ediyor hem de elektrik üretebilmek için gerekli hammaddeyi...
Henüz bir elektrik üretimi yok ancak bu yıl içinde doğalgazdan elektrik üretecek bir santralin inşasına başlayacak
Elektrik ticaretinde portföyündeki kaynağı çeşitlendirmek için bir de hidroelektrik santral (HES) arayışı var.
Bunun için HES yatırımlarının ÇED raporlarından dolayı sıkıntı yaşadığı Karadeniz ve civarını değil, yurt dışını hedefliyor.

Ahlatçı mütevazı ve yumuşak bir tonla anlattığı bu planı yıllar içinde adım adım ördü. Enerji sektöründeki ilk öngörülü hamlesi, Rusya'dan doğalgaz getirecek Mavi Akım Projesi'nin (Rusya'dan Türkiye'ye doğalgaz nakletmek için Karadeniz'den geçen boru hattı) Çorum'dan da geçeceğinin belli olduğu tarihe, 1990'lı yılların başına denk düşüyor.

"Enerji ile ilgili hiçbir fikrim yoktu. Kuyumcuydum ama öncelikle bir girişimciydim" diyor.
Ahlatçı yeni girişimini hayata geçirmek için hala sıcak ilişkileri olduğunu söylediği zamanın
Sinoplu EPDK Başkanı Yusuf Günay'ın kapısını defalarca çalmış. "Bir an önce Çorum'un doğalgaz
dağıtımının ihale edilmesini ve işe talip olduğumuzu söyledik" diyor. Bu arzusu ancak 2004'te gerçekleşti.
Şirket ihale edildi ve 1 milyon dolar teminatla girdiği ihaleyi 0,84 dolar cent fiyat teklifiyle Ahlatçı'nın şirketi ÇEDAŞ kazandı.

ÇEDAŞ aslında çok ortaklı bir yapı. Kendisini Ahlatçı'nın öngörülü girişimciliğine teslim eden
Çorumlu 152 esnaf ve tüccarın, 200 bin lira sermayesi ile 1993'te kurulmuş bir şirket.
Hala 152 ortağı var ancak hisselerin yüzde 50'sinin sahibi Ahlatçı Kuyumculuk. Ayrıca Ahmet Ahlatçı'nın yüzde
2 civarında bir kişisel hissesi de var. Çorumgaz'ın özelleştirilmesinden sonra ÇEDAŞ altında kurulan
ilk şirket Çorum Gaz oldu. Çorum Gaz'ın kuruluş aşamasında da iki önemli ortağı vardı
-yüzde 15'er payla STFA ve Global Enerji (bugün Global ortak değil, STFA ise Global'in hissesini alarak payını yüzde 30'a çıkardı).

Ahlatçı geçen zaman içinde dağıtım ağını hızla çeşitlendirdi. Çorum Gaz'ın ardından kurulan
Sürmeli Gaz ve Kar Gaz şirketleri ile Yozgat, Kırşehir, Kastamonu, Karabük,
Çankırı ve Bolu'nun da doğalgaz dağıtım ihalelerini kazandı. Halihazırda Türkiye genelinde beş kent,
11 ilçe ve iki beldede 1 milyon kullanıcıya doğalgaz hizmeti veriyor. Bu rakam neredeyse
Ankara'nın abone sayısına yaklaşıyor. Türkiye genelindeki kentler bazında yüzde 7,7'lik pazar payına ulaşmış durumda.

Bu yapının üzerine gelen Gazprom anlaşması, Ahlatçı'nın seviye atlamasını sağlayabilir.
Şöyle ki Türkiye'de dileyen istediği kadar gazı istediği ülkeden ithal edip satma hakkına sahip olsaydı,
Ahlatçı'nın attığı imzanın pek ehemmiyeti olmayabilirdi. Sıradan bir anlaşma, sıradan bir ticaret işlemi gibi
değerlendirmek daha doğru olurdu. Ancak Türkiye enerji ve doğalgaz piyasasının halihazırda içinde
bulunduğu konum farklı bir okuma gerektiriyor. Türkiye'de doğalgaz piyasası serbestleşme sancıları çekiyor.

Bir kamu şirketi olan BOTAŞ halihazırda yaklaşık yüzde 90 olan pazar payını kanun gereği yüzde
20'ye indirmek zorunda. Bunun için iki önemli adım atıldı. Batı Hattı'nda sözleşme süresi biten
kontratlarla ilgili BOTAŞ ile Gazprom arasında yeni bir anlaşma yerine bu kontratlar Gazprom'un izin
verdiği özel şirketlere devredildi. Bunun için önce 2005'te 4 milyar, ardından 2012'de 6 milyar
metreküplük kontrat devri ihalesi yapıldı.

Bu süreç ihaleye katılanlar için son derece sancılı geçti zira önce BOTAŞ ve EPDK'dan
onay alan özel sektör temsilcileri sonra Gazprom'u ikna etmek zorunda kaldı. Kontrat devri ihalesine her
seferinde çok yoğun ilgi oldu. Aralarında OMV, Aksa, Aygaz, Coren Enerji, Maya Petrol
gibi isimlerin olduğu şirketler Gazprom ile anlaşamadı. Ahlatçı ise bu yarışların hiçbirine katılmadı.
Buna rağmen geçen yılın sonunda
imza attığı tedarik anlaşmasının yıllık bazı, kontrat devri ihalesinde 250 milyon metreküp alan
İngiliz enerji devi Shell'den bile daha yüksek.

Türkiye bilindiği üzere doğalgazda dış kaynağa bağımlı bir ülke -yıllık doğalgaz ihtiyacının
sadece yüzde 2'sini üretebiliyor. Üstelik bu kıymetli fosil yakıta diğer kaynaklardan çok daha fazla ihtiyacı var.
Çünkü elektriğinin yarısını doğalgazdan üretiyor. Doğalgazı ithal ettiği kaynaklar da sınırlı ve
bu ülkeler bir elin parmaklarını geçmiyor.
****************************************************************

.

Türkiye'nin bir numaralı tedarikçisi Rusya ve açık ara önde -ihtiyacın yüzde 65'ini karşılıyor.
Bu nedenle 'ürün nadir olunca satıcı da tok olur' prensibi işliyor. Bunun en açık göstergesi,
Rus gazını satmaya yetkili olan Gazprom'un, kontrat devri ihalelerinde de açıkça görüldüğü
üzere çalışacağı şirketlere, isimlere kendisinin karar vermesi.

Enerji piyasasında uzmanların ortak görüşü, kendisi ülkesinde de tekel olan Gazprom'un,
Türkiye'deki serbestleşmede yeni bir tekel yaratacak şekilde hareket ettiği yönünde.
Bu, Türkiye'de gaz piyasasının serbestleşmesi yönünde negatif bir tavır olarak yorumlanıyor.
Deloitte'un 2012 tarihli "Türkiye Doğalgaz Piyasası Beklentiler, Gelişmeler 2012"
raporunda bunun gerekçesi şu şekilde açıklanıyor:

"Kaynak ülkenin BOTAŞ yerine özel sektör firmasını tercih etmesi için görünürde alt akışta etken
olma stratejisi dışında bir neden bulunmamaktadır." Enerji uzmanları "alt akışta etken olmak"
ifadesini "kaynak ülkenin gaz değer zincirinin her halkasından pay almak şeklinde" tercüme ediyor.

Ticari anlaşmaların gizlilik prensibi gereği gaz değer zincirindeki kazanımlar açık değil.
Tedarikçi, ithalatçı ve gazı pazarlayan şirketler arasında ne tür bir kar ilişkisi olduğunu bilmek imkansız.
Ancak Ahlatçı'nın "Herkes Gazprom'dan gaz alamıyor. Mesele hem fiyatla ilişkili hem de
ikili ilişkilerle" sözleri kazan - kazan prensibinin taraflar arasında sağlıklı şekilde işlediğine işaret ediyor.

"Gazprom'un kapısında onca şirket varken siz bu payı nasıl kaptınız" sorusuna
"karşılıklı işbirliği ve güven" diye yanıt veriyor Ahlatçı. Gazprom'un Türkiye'deki şirketi
Bosphorus Gaz'ın Genel Müdürü Adnan Şen ise "Anadolu Kaplanı" olarak tabir ettiği
Ahlatçı Ailesi ile şirketinin uzun yıllardır çok iyi iş ilişkileri olduğunu anlatıyor.

Bu zamana kadar Gazprom ile ikili ilişkilerini sıkı tutmayı başarmış isimlerin sayısı
kadar çeşitliliği de muhafazakar. İkinci kontrat devri ihalesinde bu 'seçkinlere' sadece iki yeni şirket eklendi.
Kontrat devirlerindeki miktar baz alındığında en başarılı işadamının Fatih Baltacı olduğu söylenebilir.
Baltacı'nın şirketi Akfel'in hissedarı olduğu Enerco Enerji'nin ilk kontrat devrinden
payına düşen gaz miktarı yıllık 2,5 milyar metreküp seviyesindeydi.

İkinci devirde doğrudan Akfel üzerinden devraldığı miktar ise 2 milyar 250 milyon metreküp oldu.
İkinci sırada gelen isim Bosphorus Gaz... Şirketin iki turda toplam 2,5 milyar metreküplük bir payı var.
Bosphorus Gaz'ı Gazprom'dan ayırmak aslında doğru değil. Zira şirkette Gazprom'un hissesi
yüzde 71, geri kalan da Şen Ailesi'ne ait. Diğer yerli isimlere baktığımızda karşımıza
Tahincioğlu Ailesi'ne ait Avrasya Gaz ile Mustafa Latif Topbaş ve Abdullah Tivnikli'nin
ortak şirketi Batı Hattı Doğalgaz çıkıyor.

Ahlatçı'nın Gazprom'dan gaz ithalat izni almayı başarmış rakiplerinden avantajlı bir yönü var.
O da toplamda neredeyse Ankara'ya eşit bir dağıtım gücüne sahip olması. Çünkü Shell haricindeki
oyuncuların hiçbirinin ne üretim santrali ne de dağıtım şirketi var. Bu konudaki arayışları ise devam ediyor...
Örneğin Bosphorus Gaz, Bursa Gaz'ın dağıtım özelleştirme ihalesiyle ilgilendi ancak başarılı olamadı.

Keza Gazprom Germania Direktörü Schulz-Oral bundan üç yıl önce İGDAŞ ile ilgilendiklerini,
Türkiye'nin enerji devleriyle doğalgaz santrali kurmak ya da almak gibi bir niyetleri olduğuna dair
açıklamalar yapmıştı. Halihazırda Bosphorus Gaz'ın bu tip bir faaliyet alanı yok.
Ancak Şirketin Genel Müdürü Adnan Şen, 2013 itibarıyla elektrik ticaretine başlamak üzere
hazırlıklarını tamamladıklarını anlatıyor. "Birtakım elektrik santralleriyle görüşmelerimiz,
CNG (sıkıştırılmış doğalgaz) konusunda da ciddi bir iş planımız var" diyor.

Fatih Baltacı ise halihazırda Türkiye'de doğalgazın pazarlanması işine başka kaynak
ülkeleri de yanına alarak odaklanmış tek isim. Geçen yılın sonunda
Fettah Tamince ve Azerbaycan enerji devi SOCAR ile birlikte yeni bir ortaklık anlaşmasına imza attı.
SOCAR'ın Türkiye'ye getireceği gazın yaklaşık 800 milyon metreküplük kısmını pazarlamak üzere
"Çığ Enerji" adında bir şirket kurdu.

Ahlatçı'nın yeni yatırımları ise Çorum ve civarında hayata geçiyor. Kuyum işlerini emanet ettiği oğlu Ahmet Emin Ahlatçı,
Çorum OSB'deki yeni fabrikaları tamamlandığında altın üretiminin yaklaşık üç katı artacağını söylüyor.
Ahlatçı bilezik ve alyans üretiyor ama bu ürünlere "marka" koymuyor. Bu, bilinçli bir seçim.

Bu sayede Türkiye'de Atasay, Goldaş gibi markalaşmış kuyumcularla rekabete girmek zorunda kalmıyorlar.
Ve daha çok Anadolu'daki pazara odaklanıyorlar. Bu, "markasız" üretim yapmasının sebebi.
Mücevher İhracatçıları Birliği Başkanı Ayhan Güner, Anadolu'da hala kuyumcu dükkanı algısının
yaygın olduğunu ve insanların marka arayışında olmadıklarını söylüyor. Zaten Anadolu'daki kuyumcuların
cirosunun yüzde 70'i, 22 ayar bilezikten geliyor. Ayhan Güner'in verdiği rakamlara göre Türkiye'de iç pazarda
halihazırda kullanılan yıllık altın miktarı 25 ila 30 ton civarında. Fabrikasında işlenen altın miktarı
üç katına çıktığındaysa Ahlatçı'nın yılda ürettiği kuyum miktarı 50 tona ulaşmış olacak.

Diğer büyük operasyon olan ve 9 milyar liralık cironun diğer yarısını oluşturan döviz alım satımı işinde ise
Ahlatçı 1992'de Merkez Bankası'nın Para ve Efektif Piyasalar Kurucu üyeleri arasında yer almıştı.
Halihazırda bu piyasasının sekiz üyesinden biri. "Piyasa yapıcı bir rol üstleniyoruz" diyor Ahmet Emin Ahlatçı,
"Merkez Bankası'ndan döviz alım satımı yapma yetkimiz var. Üstelik bu piyasaya yeni bir üye kabul edilmiyor" diye de ekliyor.
Türkiye'deki toplam döviz pazarının yaklaşık 20 milyar dolar olduğu tahmin ediliyor.
Piyasanın yapısı gereği kesin rakamlara ulaşmak zor ancak Ahmet Emin Ahlatçı ilk üçte olduklarını iddia ediyor.

Ahlatçı, Darphane'den Ankara'nın doğusundaki gümrüklerden giriş çıkış yapan
altına ayar verme yetkisi olan bir isim olarak Türkiye'nin İran Büyükelçiliği'nin de dikkatini çekmiş.
Bu yılın başında İran devletinin davetlisi olarak İran'daki altın fuarı süresince misafir edilmiş.
Ahlatçı bu ziyaret esnasında doğalgaz, altın ve kuyum alanında çeşitli işbirliği temaslarında bulunduğunu anlatıyor.
Ancak ABD'nin İran ambargosu gibi nedenlerle henüz bu işbirliği için erken olduğunu söylüyor.

Ahlatçı ne yapacaksa Ankara'nın doğusunda yapmaya ve İstanbul'dan uzak durmaya kararlı.
Ne işlerini ne de iş merkezini Çorum'dan İstanbul'a taşımaya niyeti var. "Türkiye haritasını ikiye katlarsanız
Çorum tam ortasında yer alıyor" derken doğru noktada konumlandığını anlatmaya çalışıyor.
Ahlatçı'nın merkez kaygısının tek sebebi jeolojik değil.

Her iki sektörde de rakiplerinin yoğunlaştığı İstanbul'da bulunup onlarla yarışa girmek istemiyor.
"Kimse bana dokunmasın, ben de kimseye dokunmayayım" prensibiyle kendi coğrafyasına
odaklanmış durumda. Attığı adımlar ve sahip olduğu güç itibarıyla Türkiye'de doğalgaz tedariğinin
yaratacağı zenginler içinde halihazırda avantajlı konumda olabilir... Ancak hayalindeki enerji kurgusunda
karşısında çok sıkı rakiplerinin olduğunun kendisi de farkında. Gaz tedarik anlaşmasını kastederek
"her bakımdan iyiyiz" derken sesinin tonunu biraz düşürmesinin nedeni de bu gerçeğin farkında olması.

ALTINI ERİTMEK

Ahlatçı Ailesi 12 milyon dolar yatırımla bir altın rafinerisi kuracak. Tesis, önümüzdeki
yıl faaliyete geçtiğinde Anadolu'daki ilk, ülke genelinde dördüncü rafineri olacak.
Mücevher İhracatçıları Birliği Başkanı Ayhan Güner, Türkiye'de rafinerilerin son dönem
teknolojiyi çok iyi yakaladığını ve dünya çapında hizmet verdiğini anlatıyor.
Zaten dünyadaki toplam altın rafinerisi sayısı da 62'yi geçmiyor.

Güner, Anadolu'da bir rafineri açılması fikrine çok sıcak değil. Bunun yerine İstanbul'a daha yakın
bir noktada konumlanmasının daha mantıklı olacağı görüşünde... Ahlatçı ise rafineri yatırımını
Yozgat ile civarındaki mevcut ve potansiyel altın madenlerine yönelik olarak yapıyor.
"Altınların Çorum'dan İstanbul'a gitmesine gerek kalmayacak" diye açıklıyor yatırımın gerekçesini...
Rafinerinin kapasitesi günlük 400 kilogram kadar. Maden Teknik Arama Enstitüsü'nün
verilerine göre civardaki maden yatakları 24 milyon tonluk bir cevhere denk geliyor.

Kaynak : www.hitittv.com
1000
icon

Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...

hava durumu HAVA DURUMU
anket ANKET

YENİLENEN SİTEMİZİ NASIL BULUYORSUNUZ?

e-gazete E-GAZETE
arşiv HABER ARŞİVİ
linkler LİNKLER
  • http://www.hitittv.net Çorum'un Ulusal ve Yerel
  • İnteraktif haber sitesi
  • Sondakika Çorum Haberleri
duyurular DUYURULAR
Bu haber ilginizi çekebilir! Kapat

sol reklam
Önce çevre
Erdoğan reklam