Söyleyen de zaten, O'nun bu zihin dünyasını enyakından tanıyanlardan biri.
Erdoğan, siyasi kariyerinin en kritik kavşağında, siyasi hayatının en önemli kararını vermekonusunda tereddüt yaşıyor.
Yani, bundan sonrasıyla ilgili olarak henüz kararını vermiş değil.
Bu tereddüt halinin değişik gerekçeleri var.
Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı seçim süreciyle ilgili olarak Parti teşkilatları, Meclis grubuyla derinlikli istişareler yapıyor.
Buralardan gelen eğilim ağırlıklı olarak "Köşk'e çıkmalısınız" biçiminde.
Ancak, Erdoğan bu konuyu sadece Partililere sormuyor.
Ailesine , siyaset dışındaki dostlarına, sözüne güvendiği yakınlarına da soruyor.
Ve oralardan gelen görüşler, kendi kararını tereddütlü hale getiriyor.
EN YAKIN ÇEVREDEN GELEN MESAJ
Bu noktada önemli bir bilgiyi buradan paylaşmış olalım.
Erdoğan bu kritik kararı oluştururken fikrine başvurduğu ‘en yakın çevresi,' "bize kalırsa başbakan olarak kal" görüşünü iletiyor.
En yakın çevreden bu görüş gelince, Erdoğan daha önce Köşk adaylığı için neredeyse kesin kararını vermişken, tereddüde düşüyor.
Zaten, 30 Mart sonrası yaptığı açıklamalara sırasıyla baktığınız zaman, bu tereddüt halinin kamuoyuna da yansıdığı görülecektir.
30 Mart sonuçları geldiği günün akşamında Erdoğan'ın kafasında Cumhurbaşkanlığı adaylığıhemen hemen netleşmiş bir konu gibiydi.
Seçmen, 17 Aralık gibi zorlu ve doğrudan kendisini hedef alan bir sürecin sonunda Erdoğan'a "yolun açık olsun" mesajı vermiş, Köşk adaylığının önü sonuna kadar açılmıştı.
Seçimlerden kısa süre sonra Erdoğan, İstanbul'da bir grup gazete ve tv yöneticisiyle bir araya geldi ve Köşk seçimleriyle ilgili herkesin ne demek istediğini anlayacağı şekilde"bundan sonra protokol cumhurbaşkanı olmayacak. Terleyen, koşturan bir cumhurbaşkanı olacak" dedi.
Ancak devamında, Erdoğan'ın Köşk adaylığı konusundaki beyanları flulaştı.
Partisinin milletvekilleriyle bu konuyu istişare etmek üzere bir araya geldiği gün, "henüzkararımı vermedim" dedi.
Bir süre sonra biraz daha kafa karıştıracak şekilde, kendisinin Cumhurbaşkanlığı adaylığına kesin gözüyle bakan medyaya hitaben "ters köşe olabilirsiniz" mesajını verdi.
Sonra, "ne demek istediği acaba?" sorusunu sorduran bir başka mesaj Karamanmitinginden geldi.
"AK Parti'nin bir cumhurbaşkanı adayı olacak. Bu cumhurbaşkanı adayına sahip çıkacağına inancım sonsuzdur. Bu CHP'ye de MHP'ye de ders olsun. CHP'ye, MHP'ye, BDP'ye gönül verenlerin sahip çıkacağı bir isim olacak." Dedi.
20 Nisan'da İstanbul Boğaz Karayolu Tüp Geçişi Tünel Açma Töreninde ise, "millet başkan seçecek" ifadesini kullandı.
Bu açıklamalara topluca baktığınız zaman, en başta atıf yaptığım cümlenin içinin dolduğunu fark etmiş olmalısınız.
Erdoğan'ın yanı başındaki bu ismin ikinci bir cümlesi daha var.
"Başbakanın nihai kararını verme konusunda Cumhurbaşkanı Gül'le yapacağı görüşmeler, 30 Mart sabahına göre çok daha önemli hale geldi."
Erdoğan, geçen hafta Cumhurbaşkanı Gül ile bu konuların konuşulduğu ilk görüşmesini yaptı.
Görüşmeden sızan hiçbir şey yok.
Bildiğimiz, Mayıs ayı içerisinde yeni bir görüşmenin yapılacağı.
Erdoğan-Gül görüşmelerinde bu iki ismin Cumhurbaşkanı ve Başbakan olarak yollarınadevam etme ya da yer değiştirme kararı almaları gibi bir sonuç çıkabilir mi? Çıkabilir.
Şu anki şartlara bakınca; Erdoğan eğer Başbakan olarak devam etme kararı alırsa, yüksekihtimal Ak Parti'nin cumhurbaşkanı adayı Abdullah Gül olacak.
Gül, bunu istiyor mu? Evet Erdoğan aday olmayacaksa istiyor.
Süreç bu şekilde ilerlerse, Erdoğan'ın başbakan olarak, Gül'ün Cumhurbaşkanı adayı olarak yola devam etmelerinin önünde bir sorun gözükmüyor.
Peki Erdoğan, Köşk için aday olma kararı verirse ne olacak?
Konu bu noktada biraz çetrefilleşiyor.
Erdoğan aday olursa, Gül'ün buna itiraz etmeyeceği açık.
Ancak, Erdoğan Cumhurbaşkanı-Gül Başbakan formülü devreye girerse, Gül'ün gönlünden geçen şeyin gerçekleşmesi, bu iki isim arasında yapılan görüşme-müzakerelerden çıkacak sonuca bağlı.
Gül'ün gönlünden geçen şeyin ne olduğunu biliyoruz.
Eğer başbakan olacaksam, Erdoğan'ın yaptığı gibi bir başbakanlık yapayım diyor.
Türkiye parlamenter sistemle yönetilen bir rejime sahip olduğu için bu beklentinin doğal olduğu da açık.
Ancak öbür yanda, bu seçimde ilk defa olacak bir şey daha var.
Cumhurbaşkanını halk seçecek.
Ve bu durumda yeni cumhurbaşkanının Anayasa'da yürütme üzerindeki yetkilerini kullanmahakkı doğacak mı? Evet artık halkın seçeceği bir cumhurbaşkanının bu yetkilerikullanmasının meşru temeli de var.
Bu durumda şu an için Ak Parti'nin cumhurbaşkanı adayı konusunda söylenebilecek tek şey, Erdoğan ile Gül arasındaki görüşmeler sürecinin tamamlanmasını beklemek.