Ucu açık bir süreçte taraf olduğunu iddia eden tarafların müzakere adına ne istediği ve ne verileceği bilinmemektedir. Başından buyana adına açılım süreci denilen ne olduğu belirsiz söylemler sonucunda Ülkemizin geleceği ve Türk Milletinin akıbetinin ne hal alacağı anlaşılamamıştır. Devlet kendi hakimiyet alanında bir bölgenin kontrolünü kaybetmiş intibası hızla toplumumuza yaygınlaşmaktadır. Bunun böyle olmadığına inanmak isteriz.

Doğu ve Güney doğu Anadolu bölgesini baskısı altına almak isteyen PKK terör örgütü bu gün gelinen noktada kendi kurum ve kuruluşlarını inşa sürecine girmiş, İkincil bir devletçik olma yönünde hızla ilerlemektedir. En son sözde bir sendikanın yönetim kuruluna bir karar aldırarak bölgede bulunan Okullarda biz devletin atadığı “Müdürleri tanımıyoruz biz kendi müdürümüzü seçeceğiz” diye okullara sandık konulmuş, Türkiye Cumhuriyeti devleti tarafından atanan okul müdürleri tanınmamıştır. Kendine öz savunma gücü kuran örgüt üyeleri sokakların ve yollarının denetimini ele almış, kimlik kontrolü dahil vergi toplamaya kadar bir çok alanda etkin bir şekilde, belediyelerin de desteği ile faaliyetlerini sürdürmektedir. Diyarbakır-Bingöl karayolun 21 yıl sonra kapalı olması, Lice de yaşananlar, kendi mahkemelerini kurulup sözde yargılamama yapıp, “Türkiye Cumhuriyeti tutuklar Biz öldürürüz” gibi söylemle halka baskı yapan, ailelerden askere alma adı altında çocuklarını zorla ellerinden alan ve dağa gönderip kısa bir eğitimden sonra Suriye de PYD asker olarak görevlendirilen , bu milletin çocuklarını başka ülkelerin içişlerine karışıp savaşmasını sağlayan bir yapı açıkça görülmektedir. Çocuklar Suriye’de vurulup döndüğünde onları Türk askeri vurdu denilerek kendilerine eylem alanı açan ve bu olayları fırsat bilip cenazeleri yerleşim yerlerine getirip aleni örgütün eylem ve miting havasında yapması, Örgüt üst düzey yöneticisi terörist Sakine Cansız ın cenaze sisinde yapılanlar gibi hastanelerde Türk bayrağını indirip örgütün peştamal inin takılması ritüelleri yapıp kendine özgüven, halka korku ve baskı aracı olarak kullanmaktadır. Metropol kentlerde, üniversitelerde her gün çeşitli bahanelerle olaylar yaşanmakta, Ülkenin bölünmez bütünlüğünü ayaklar altına alacak, özerklik ve kurtarılmış mahalle kurtarılmış,bölgeler oluşturma gayretinde olduğu alenen ortadadır. Tüm bu olanların adı barış soyadı süreç olmuştur.

Değerli basın

Milletler tarihinde her barış süreci bir sonraki savaşa hazırlık sürecidir.

Eğer hafızamızı tarih bilgimiz doğrultusunda biraz zorlayarak bakarsak tarih neden ve sonuç ilişkisi içerisinde devam etmektedir. Bir savaşın sonuçları bir sonraki savaşın nedenidir. Şu an PKK terör örgütünün yaptıkları, yapmaya çalıştıkları barış süreci adına kendi konumu güçlendirmek, lojistik kaynaklarını hazırlamak ve fırtına öncesi sesliği derinden götürebildiği kadar götürmektir. PKK terör örgütü ülke sınırları dışına çekileceğini beyan etmişti çekildi mi? ne oldu çekilmedi bilakis hasta, yaşlı, işe yaramayan on beş –yirmi tane teröristi gönderdi. Bunun yanında geleceğin devletçiği için bölgenin yüzlerce çocuğunu dağa çıkardı bu gün PKK olduğundan daha güçlü bir hal aldı.

Uzun yıllar devletine bağlı kalmış koruyucular sahipsiz kaldı ve PKK tarafından tek tek infaz edilmekte, aileler Diyarbakır meydanında çocuklarının kaçırılmasını protesto etmekte, HDP yi basmakta, her gün askerler kaçırılmakta, iş makinaları yakılmakta, işçiler kaçırılmakta işte bölge insanın devlete en çok ihtiyacının olduğu noktada asker kışlada hapsolmuş, polis eli kolu bağlı tayin derdinde, hükümetin derdi başka işler, ana muhalefet dün den izne ayrılmış evet maalesef ülkenin güney doğusu kulun kadere küstüğü, devlete küstüğü yer haline gelmiştir.

Devlet otoritesi bölgede yok olma tehlikesindedir. Devlet otoritesini sağlamak için vatandaşına gözü yaşlı analarına sahip çıkmalıdır. Yaşanan sorunların önlemini anlamalı, devletin gücünü nasıl Anadolu’da hissettirmişse vatan coğrafyasının tüm bölgelerinde eşit bir şekilde hissettirmelidir. Bu sorunlar bu günden çözülmez ise yarın çok geç olabilir devletin çözmediği problemleri millet çözmeye kalkarsa o zaman bunun adı çözüm olmaz. Nereye varacağına hiç kimse kestiremez. Bu yüce Türk milletin her zamankinden daha fazla kardeşliğe, huzura, barışa, saygıya, sevgiye, hukukun üstünlüğüne ve adalete ihtiyacı vardır.