VİDEO HABER İZLE...
Memur-Sen İl Temsilcisi ve Sağlık-Sen Çorum Şube Başkanı Ahmet Saatcı gündemdeki konulara ilişkin yaptığı değerlendirmede,”Memur-Sen olarak her zaman amacımız bağcıyı dövmek değil, üzüm yemek olmuştur
Kamu çalışanlarını ve onların iş güvencesini ilgilendiren hayati konuları basın önünde tartışmaya açarak, şov yapma niyetinde olmadık, olmayız. Şov yapmak isteyenlere de asla fırsat vermeyiz. Öncelikle bunun bilinmesi ve altının çizilmesini istiyorum. Hiç kimse kamu çalışanları üzerinden rant devşirme niyetinde olmamalıdır. Memur-Sen ilk günden itibaren kamu çalışanlarını ilgilendiren iş güvencesiyle ilgili kırmızı çizgisini basına ve yetkililere deklare etmiş sonuna kadar da bu çizgisinin arkasında durmaya devam edecektir. Bu nedenle Memur-Sen olarak; Adalet ve Kalkınma Partisi'nin seçim beyannamesinde yer alan kamu görevlileri, asgari ücretliler, emekliler, gençler ve kadınlarla ilgili vaatlerin ivedilikle ve öncelikle yürürlüğe konulmasını bekliyoruz."
Memur-Sen olarak yeni kazanımlar için istikrarı çok önemsediklerini belirten Saatcı,”Yeniden Büyük Türkiye ve Adil Bir Dünya idealinin gerçekleşmesi için istikrarı önemsiyoruz. Türkiye'nin tam istiklali ve güçlü istikbali için istikrarı önemli bir zemin olarak görüyoruz. Ekonomik büyüme, dengeli kalkınma, adil bir gelir dağılımı ve sosyal gelişmişlik için istikrarın olmazsa olmaz olduğunun bilincindeyiz.
7 Haziran-1 Kasım arasında yaşanan ekonomik, siyasal ve sosyal gelişmeler istikrarın önemini bir kez daha ortaya koydu. Türkiye güçlü bir ülkedir. 1 Kasım'da tek başına iktidar çıkmasaydı yine Türkiye yoluna devam ederdi ancak 90'lı yıllarda olduğu gibi krizlerle boğuşarak, siyasal çalkantılarla zaman kaybederek, uluslar arası arenada itibarını yitirerek, ekonomide dipleri görerek yol alırdı. Biz ise, Türkiye'nin her alanda gelişmişliğini ve yükselişini sürdürmesini sadece milletimiz için değil ümmetin de sesi olmaya devam etmesi için de istiyoruz. Bunun için istikrar dedik, istikrarda ısrar ettik. İstikrar demek güçlü büyüme ve gelişmişlik demektir.
Türkiye'nin ve ekonominin büyümesi demek kamu görevlilerinin mali, sosyal ve özlük haklarının iyileşmesi demektir. Birinci, ikinci ve özellikle de üçüncü dönem kamu görevlileri toplu sözleşmeleri göstermiştir ki, istikrarın olduğu ve ekonominin büyüdüğü dönemlerde kamu görevlileri enflasyonun üzerinde kazanımlar üretebiliyor. Kamu Görevlileri Sendikaları Heyet Başkanı olarak, 2016-2017 yıllarını kapsayan 3. Dönem Toplu Sözleşmelerinde 213 kazanım ürettik. Enflasyonun yüzde 7-8 bandında olduğu ekonomik bir süreçte kamu görevlileri için yüzde 11.3 zam aldık. Kamu görevlileri emeklileri için ilave zamlar aldık.
Bu, Türkiye'deki 13 yıllık siyasal istikrarın ve güçlü sendikacılığın eseridir. Yeni istikrar döneminde yeni kazanımlarla sendikal yolculuğumuzu sürdüreceğiz.”
Kurulacak yeni hükümetten yeni anayasa, güvenceli kadro ve siyaset hakkı öncelikleri olduğunu belirten Saatcı,”Hükümetten iki şey istiyoruz: Birincisi, Adalet ve Kalkınma Partisi'nin seçim beyannamesinde yer alan kamu görevlileri, asgari ücretliler, emekliler, gençler ve kadınlarla ilgili vaatlerin ivedilikle ve öncelikle yürürlüğe konulmasını bekliyoruz. İkincisi, Büyük Memur-Sen Ailesi'nin Kamu İşveren Heyeti ile birlikte hem toplu sözleşme görüşmelerinde hem de Kamu Personeli Danışma Kurulu toplantılarında olgunlaştırdığı ve çözüm noktasına taşıdığı konuların hayata geçirilmesini istiyoruz. Bunların başında da güvenceli istihdam, gelir vergisi mağduriyetinin giderilmesi, 4/C ve 4/B başta olmak üzere tüm sözleşmelilerin kadroya geçirilmesi, fiili hizmet zammı çalışmalarının tamamlanması, ek göstergelerin artırılması, ek ödemelerin emekli maaşlarına yansıtılması, disiplin cezalarının affı, taşeronlaşmaya ve taşeron çalışmaya son verilmesi gibi kamu görevlilerini yakından ilgilendiren konular yer alıyor. Ayrıca, demokratik, sivil, özgürlükçü ve milleti bağrına basan yeni anayasanın yapılması, kamu görevlilerine siyaset ve grev hakkının verilmesi de beklenti ve taleplerimiz arasında. Büyük Memur-Sen Ailesi olarak, "Türkiye yeni anayasa ve ekonomik reformlara odaklanmalı, yeni hamleler yapmalıdır."
Eğitimde orta kaliteden kurtularak orta gelir tuzağını aşabileceklerini ifade eden Saatcı;”Genel bir yaklaşımla 10 bin doların altı düşük gelir grubu, 10 bin dolar ve üzeri orta gelir grubu, 17 bin dolar ve üzeri ise yüksek gelir gurubu olarak tanımlanıyor, sınıflandırılıyor. Türkiye ise kişi başına 10 bin 404 dolarla orta gelir gurubunda yer alıyor. Maalesef yaklaşık 4 yıldır bu gelir gurubundan kurtulamıyor, sıçrama yapamıyor.
Ekonomistler, bu durumu orta gelir tuzağı olarak değerlendiriyorlar. Türkiye bu orta gelir tuzağını aşabilir mi? Elbette aşar. Aşması için her türlü fırsat var. Bunun için ilk önce eğitimde orta kalite tuzağından çıkması gerekiyor. Eğitim sistemimizin buluş yapan, icat geliştiren, kaliteli ve nitelikli üretim yapabilen girişimci ve yenilikçi nesiller yetiştirmesi gerekiyor. Diğer aşılması gereken tuzak ise orta teknoloji tuzağıdır. Türkiye düşük teknoloji kullanan bir ülke değil ancak yüksek teknolojiye geçmiş bir ülke de değil. Biyoteknoloji, nano teknoloji, mikro teknoloji noktasında daha işin başında. Türkiye orta kalite, orta teknoloji tuzağını aşar, üretim ve ihracata odaklanırsa orta gelir tuzağını rahatlıkla aşabilir ve 2023 hedefi olan kişi başına 25 bin dolar seviyesini yakalayabilir. Endüstriyel tarımda artık kendimize yetemiyoruz. İthalat yapıyoruz. Bu problemi de tarımda endüstriyel tarımı ihracat merkezli geliştirerek çözebiliriz.”
Son günlerde gündemi meşgul eden, hükümetin Personel rejimini tek çatıda toplayacağı, memur-işçi ayrımının biteceğine yönelik haberler hakkında da açıklamalarda bulunan Saatcı,”Seçim beyannamesinde yer verilmeyen, işaret dahi edilmeyen 657 Sayılı Kanun değişikliği ve iş güvencesi odaklı tartışma zemini arayışını doğru bulmuyoruz. Kamu görevlilerinin iş güvencesinin olması bir riskler zinciri olarak gösterilmek isteniyor.
İş güvencesi olmadığında ortaya çıkacak tehlikeler ve açıklar konusunda değerlendirme yapılmadığı çok net anlaşılıyor. 657 Sayılı Kanun'da reformist anlayışla değişiklik yapılması başlığının hemen altına iş güvencesi alt başlığını koyma çabaları; kamu personel sistemini, iş güvencesini ve 657 Sayılı Kanun'un içerdiği hükümleri ve genel konseptini incelemeyen, irdelemeyenlerin konuya müdahil olduğunu gösteriyor. Memur-Sen olarak, güvencesiz istihdam noktasında netiz ve buna kesinlikle karşıyız. İş güvencesi Memur-Sen ve kamu görevlilerinin ortak kırmızı çizgisidir. Hangi hükümet olursa olsun, bu kırmızı çizgimizi aşmasına izin vermeyiz. Memur-Sen olarak, güvenceli kamu görevlisini, güçlü memur olarak görüyoruz. Güçlü memuru da güçlü devlet olarak görüyoruz. Tam bu nedenle kamu istihdamın artırılmasını savunuyoruz. Kamu görevlisi statüsünü aşındırmaya yönelik 657 Sayılı Kanun'da yapılacak değişiklikleri kabul etmiyoruz. Konuyla ilgili geniş katılımlı çalıştay düzenleyeceğiz. Bu çalıştay sonucunda çıkan raporumuzu başta Sayın Başbakan Ahmet Davutoğlu olmak üzere yetkili kişi ve kurumlara ileteceğiz.”
Kaynak : www.hitittv.com