Sempozyumun amacı üzerinde durarak “O büyük şahsiyeti selamlamak, bu konuya dikkat çekmek ve yapılması gerekli araştırmalar olduğunu vurgulamak, bilgimiz nispetinde topladığımız belgelere ve katılımcıların sunacakları bilgi ve bulgularla onun mücadelesini, tarihteki yerini, ahlak ve adetlerini, karakterini ve hareketlerini, kısacası yaşanmış gerçek olayları özet olarak toplamak ve sizlere sunmaktır.” ifadelerinde bulunan Prof. Dr. Demiryürek, ilk olarak Kafkasya’nın coğrafi yapısını ve Şeyh Şamil’in hayatını ele aldı.
Prof. Dr. Demiryürek Şeyh Şamil’in hayatına ilişkin şu açıklamalarda bulundu: “1797 yılında Dağıstan’ın Gimri Köyü’nde doğmuştur. Şamil, XIX. yüzyılda Rusya’nın Kafkasya’yı işgaline karşı verilen istiklal mücadelesinin en önde gelen lideri olup 1829-1859 yılları arasında tam 30 yıl Ruslarla mücadele etmiş ve bölgede bir devlet teşkilatı kurmuştur. Hayatta olduğu dönemde bile Avrupa’nın ve tüm İslâm dünyasının dikkatlerini üzerine çeken Şeyh Şamil hakkında yaşadığı dönemde romanlar ile tiyatro ve araştırma eserleri kaleme alınmıştır. 1859 yılında Ruslara teslim olmak zorunda kalan Şeyh Şamil, 1869 yılında İstanbul’a gelmiş, oradan hacca gitmiş ve 1871 yılında Medine’de vefat etmiştir.”
1854 yılında İngiltere’de Edmund Spencer’ın yayınlanan kitabından alıntı yapan Prof. Dr. Demiryürek, “İlyas Mansur’un Dağıstan’da başlattığı ve ardından Gazi Molla’nın kısmen devam ettirdiği şeyi, Kafkasya’nın şimdiki imamı ve savaşçısı Şamil Bey mükemmelleştirdi. Dağıstan’a çeşitli reformlar getirmeyi de başardı. Düzgün bir hükümet kurdu. Mahkemeler ve posta sistemi, turistleri korumak için jandarmalar ve konaklamalar için hanlar oluşturdu ve vergi uyguladı. Yani her şeyi mümkün olduğunca uygar toplumların adet ve usullerine benzetti.” dedi.
Bu yılın Şeyh Şamil’in 220. yılı olması itibarıyla önemine de değinen Prof. Dr. Demiryürek, “2017 yılı, hayatının otuz yılını Ruslarla mücadele ederek geçiren ve Kafkas Kartalı olarak ün kazanan Şeyh Şamil’in doğumunun 220. yılıdır. Sempozyumda sunulacak bildiriler kitap olarak da yayınlanarak kamuoyunun bilgisine sunulacaktır. Böylece sempozyumda ortaya konulacak yeni bilgilerle bu büyük lider anılmış ve Şeyh Şamil’in biyografisine katkı sağlanmış olacaktır.” açıklamasında bulunarak sempozyumda emeği geçen herkese teşekkür etti.
ARİF BİR ŞAHSİYETTİ
Belediye Başkan Yardımcısı Zeki Gül ise konuşmasında tarihe iz bırakan bir adam olan Kafkas Kartalı Şeyh Şamil’in doğumunun 220. yılında Üniversitede anılmasından dolayı teşekkür ederek Şeyh Şamil'in nasıl bir insan olduğunu ve nasıl bir karakter olduğunu anlattı. Gül konuşmasını şöyle sürdürdü: “Şeyh Şamil, 30 yaşıma kadar ilim tahsil eden tefsir okuyan, hadis okuyan, fıkıh bilen, felsefe ve edebiyat gören bir ilim adamıdır. Bir gün savaşta yaralandıktan sonra 25 gün yoğun bakımda kalan Şamil, gözlerini ilk açtığında annesine namazım geçti mi? diyecek kadar arif bir şahsiyet. Bu olay bile tek başına önünde eğilecek bir şahsiyet olduğunu gösteriyor. Zamanımızda nezle olduğunda namazını bırakan ya da namazla dinle ilgisi olmayan adamların din adına çok büyük konuşmalar yaptığı ortamda hem asker hem devlet adamı hem de ilim adamı olan Şeyh Şamil’i gerçekten saygıyla anıyorum. Şeyh Şamil’in ayrıca doğruluğu, dürüstlüğü ve sözünde duran adam oluşu nasıl bir insan olduğunu gösteriyor.” Aynı zamanda Üniversitemizle ilgili değerlendirmelerde de bulunan Zeki Gül, “Hitit Üniversitesi, öğrenci odaklı yönetim anlayışıyla yaptığı sosyal, kültürel ve sportif etkinliklerle sadece ilimizde değil, bölgemizde ve tüm Türkiye’de adını duyurdu.” ifadelerinde bulundu.
TARİH ŞUURU BİR MİLLETİN GELECEĞİDİR
Panelin oturum başkanı ve Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Mustafa Bıyık ise tarihi değerlerin eğitim kurumlarında öğrenilmediğini belirterek, “Tarih şuuru bir milletin geleceğidir. Tarihimize baktığımızda çok değerli şahsiyetler var ancak birçoğunu tanımıyoruz. Tarihi şahsiyetlerimizi televizyonlardan öğreniyoruz. Aslında üniversitelerden öğrenmememiz gerekir. Tarihimize baktığımızda Ali Kuşcu’yu, İbn-i Sina’yı, Farabi’yi, Biruni’yi, Akşemsettin’i, Fatih Sultan Mehmet’i ve Alparslan’ı görüyoruz. Bunların hepsi bizim değerlerimiz. Eğer biz Mimar Sinan’ın 350’nin üzerinde yaptığı sanat eserini bilmezsek sanatını anlayamayız. Kafkasya’yı anlamak için de Şeyh Şamil’i iyi bilmemiz gerekli.” diye konuşarak etkinliğin oturumunu başlattı.
Prof. Dr. Mustafa Bıyık’ın oturum başkanlığında Doç. Dr. Elnur Agayev, Doç. Dr. Meral Demiryürek ve Sadık Müfit Bilge çeşitli konularda sunumlar yaptı. Prof. Dr. Mesut Erşan’ın yönettiği ikinci oturumda Prof. Dr. Mehmet Demiryürek, Doç. Dr. Oktay Kızılkayave Esra Şahin sunum yaparken Prof. Dr. Mehmet Demiryürek’in yönettiği son oturumda ise Prof. Dr. Mehmet Evkuran, Doç. Dr. Muharrem Cengil, Doç. Dr. Fikret Efe ve Fethi Güngör Şeyh Şamil ile ilgili sunumlarını gerçekleştirdiler. Sunumların tamamlanmasının ardından sempozyumun kapanış ve değerlendirme oturumu yapıldı.
Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...