Kutlu Doğum Haftası Türkiye’de ilk defa 1989 yılında kutlanmaya başlandı. Felsefe tarihi profesörü olan Süleyman Hayri Bolay'ın teklifi ile Türkiye Diyanet Vakfı tarafından başlatılan etkinlikler, Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından da desteklendi.
Her yıl farklı bir tema ve gündem ile Hazreti Peygamber’in anılmaktan öte anlaşılmasının ve bu anlamanın toplumsal zeminde bir karşılık bulmasının amaçlandığı Kutlu Doğum Haftası, Türkiye’de her yıl 14-20 Nisan tarihleri arasında kutlanıyor.
1989 yılında başlayan Kutlu Doğum programları aslında tarihimizde daha eskilere dayanıyor. Osmanlı Sultanı II. Selim zamanında başlatılan Mevlit Kandili kutlamaları bugünkü kutlamaların bir örneği ve benzeri olarak hafızalarda yer alıyor.
2000’li yıllardan sonra katılımların genişlemesi ve programların akademik ve entelektüel seviyelerinin artırılmasıyla birlikte sivil toplum örgütleri de Kutlu Doğum Haftası etkinlikleri düzenlemeye başladı.
YAŞAR DÜZENLİ: ANMAKTAN ANLAMAYA GEÇİŞ ÇABASI
Mevlit Kandili kutlamalarından Kutlu doğuma geçerken Bolay’ın amacı; “anmaktan anlamaya” şeklinde bir formülasyondur. Görüşlerine başvurduğumuz İstanbul İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yaşar Düzenli, “Peygamber efendimizi anlamak isteyenlerin, neyi, nasıl ve hangi yol ve yöntemle anlayacakları sorusunun geleneksel hafızadan bağımsız olarak verilmiş cevapları yoktu.
Bundan dolayı ilk etapta iyi niyete yorabileceğimiz bu proje kısa zaman içerisinde manipüle edilebilmiş, oluşturulan algıya göre, peygamber sırtından geçinmeler ortaya çıkmıştır.
Bu geçinme seyri, bazen Peygamber anlatılırken oradan hızlı bir geçişle kendi şeyhinin, liderinin, hocasının propagandasına dönüşmüş, ya da dinamik bir peygamber ve din anlayışını devre dışı bırakmak açısından magazinleştirilmiş, böylece light hale getirilmiş bir dinin imkânı haline getirilebilmiştir.” dedi.
Sivil toplum örgütlerinin de kutlamalara dahil olmasıyla birlikte her bir kurum ve kuruluş organizasyonlar düzenlediğini, böylece programların içeriklerinin değişmeye ve boşalmaya başladığını aktaran Düzenli, “Hayat boşluk kabul etmemektedir. Anlamsız ve yersiz romantik sevgi gösterileri ile hayatın dışına çıkarılan Peygamberin yerini adını hayasızca kullanmak suretiyle doldurmaya kalkışan yığınları görünce, bu romantik sevgilerin nedenine dair kuşkular duymamak elden gelmiyor.” dedi.
ÖMER AYDIN: KUTLU DOĞUM TABİRİ İSLAMİ İMİŞ GİBİ ANLAŞILIYOR
Yine İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyelerinden Prof. Dr. Ömer Aydın ise konuyla ilgili olarak “Kutlu Doğum” tabiri İslami imiş gibi anlaşılıyor. Halbuki Peygamberimiz, bir hafta veya bir ayda anıp unutacağımız bir tarihi karakter değil, hayatımızın her anında örnek almamız gereken bir peygamberdir.” dedi.
Kutlu Doğum etkinliklerinin iyi niyetle üretildiğini düşündüğünü ifade eden Aydın, sonuçlarının iyi neticeler vermediğini, etkinliklerde peygamber methiyelerinin ötesine geçilemediğini ve bunun batılı bir formatta düzenlenmiş kötü bir taklit olarak kaldığını ifade ediyor.
HAYRİ KIRBAŞOĞLU: HZ. PEYGAMBERİ DOĞRU ANLAMANIN YOLU...
Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyelerinden Prof. Dr. M. Hayri Kırbaşoğlu ise; Hz. Peygamberi doğru anlamanın yolunun yapılan yanlışların farkına varmaktan geçtiğini söylüyor ve ekliyor: “İslam dünyasında mevcut sağlıksız ve çarpık peygamber tasavvurları ilmî araştırma ve incelemelere konu edilmedikçe, bu araştırmaların sonuçları Müslümanların bilgi ve ilgisine sunulmadıkça, kısacası önce Müslümanlar uyandırılıp uyarılmadıkça sağlıklı bir peygamber tasavvuruna doğru ilerlemek mümkün olmayacaktır.
Bugün gelinen nokta, Hz. Peygamber’in bir “tüketim nesnesi” haline getirilmiş olmasından başka bir şey değildir. Dolayısıyla acilen yapılacak işlerden birisi de Hz. Peygamber’i, ona gösterilmesi gereken saygı ve sevgiye mütenasip bir ilmi ciddiyetle ele almaktan uzak olan Müslümanların elinde oyuncak olmaktan kurtarmaktır.”
DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI: HABER GERÇEĞİ HİÇ BİRŞEY ŞEKİLDE YANSITMIYOR
Diyanet İşleri Başkanlığı Basın Müşavirliğinden yapılan yazılı açıklamada, bugün bir gazetenin manşetinde yer alan "Kutlu Doğum Haftası'nın bir FETÖ projesi olduğu ve buna rağmen halen Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından savunulduğu" yönündeki haberin gerçeği hiçbir şekilde yansıtmadığı belirtildi.
Açıklamada, söz konusu haberin, 30 yıldır görev yapan bütün Diyanet İşleri Başkanlarına ve teşkilat çalışanlarına yöneltilen çirkin bir yalan ve iftira niteliğinde olduğu aktarılarak şu ifadelere yer verildi:
"Kutlu Doğum, 28 yıl boyunca tefekkür dünyamıza hayat vermiş, 'Hazreti Peygamber’i anmaktan anlamaya' düsturuyla gelişmiş ve milletimizin yakın tarihinde yer etmiş bir haftadır. Başkanlığımızın Türkiye’deki ilahiyat birikimiyle istişare ederek planladığı ve yürüttüğü bu uygulamanın, Sevgili Peygamberimizin rahmet mesajlarını toplumumuzun her kesimine ve gönül coğrafyamıza ulaştırmaktan başka hiçbir gayesi olmamıştır.
28 Şubat süreçlerinde eleştirilen, 27 Nisan bildirilerine konu edilen Kutlu Doğum’un karanlık bir terör ve din istismarı hareketi olan FETÖ ile hiçbir ilgisi ve alakası yoktur."
.
Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...