Belli ki, Amerikan yönetiminin 2015 yılının başlarında Bağdat yönetimine Türkiye’nin bilgisi dahilinde ilettiği mesajın zamanı doldu. O mesajta, DAEŞ’in elindeki Musul’un, bu örgütle mücadele açısından stratejik önemi olduğu, kentin Irak ordusu tarafından geri alınmasının geciktiği taktirde, yıl sonuna doğru “yerel güçlerle” işbirliği yapılarak sorunun çözüleceği belirtilmişti.
Bağdat hükümetinin Musul harekatını sürekli ertelemesi, bu arada, DAEŞ’le o coğrafyada savaşması imkansız görülen Şii milis grupların Sünni köylerine yerleşerek yaptıkları sabırları zorlamış durumda...
Türkiye, Musul yakınlarındaki Zlekan ve Başik’te fiili bir üskeri üs oluşturarak, bölgedeki oyunda yeni bir sayfa açılmasına neden oldu. Irak Başbakanı İbadi’nin Türkiye’yi tehdit eden açıklamaları açılan bu yeni sayfadan kaynaklanıyor.
- 2 günde gelişen süreç...
Aslında, bölgeyi yakından takip eden kaynaklar açısından sürpriz olmayan bir gelişme ile karşılaştık. Amerikan yönetimi, Irak’taki DAEŞ varlığıyla mücadele için en az 200 Amerikan Deniz Piyadesi’nden oluşan birliği bu ülke topraklarına gönderileceğini 2 Aralık’ta açıkladı.
Şii Başbakan İbadi, 3 Aralık’tabu açıklamanın Irak’ın egemenlik haklarına doğrudan saldırı olduğunu, Irak’ın yabancı askerleri değil, silah ve mühimmatı talep ettiğini söyledi.
Türk askeri 4 Aralık’ta Musul’a yerleşti, belli ki, orada Amerikalı meslektaşlarıyla da buluşacaklar.
- Türkiye davet üzerine orada...
Al Jazeera’nin ulaştığı bilgi önemli: Türkiye, DAEŞ işgalinden sonra bölgede kurulan Sünni eski askerlerle polislerin oluşturduğu Hashid Vatani (Ulusal Hareket) lideri Musul eski valisi Nucaifi’nin çağrısıyla bölgeye intikal etti.
Türk askeri zaten üç yıldır Kuzey Irak’ta görevde. Erbil yakınlarında Soran ve Bameme,Süleymaniye yakınlarda Raniya ve Kalaçvalan kamplarında düzenli olarak DAEŞ’e karşı peşmerge eğitiyor.
Türk askerinin intikal ettiği bölgede ise, kendisini, eğittiği yaklaşık sekiz bin kişilik Sünni Arap ve peşmergeden oluşan bir yerel silahlı güç bekliyordu.
- Sincar moral oldu...
DAEŞ’in elindeki Ezidi anavatanı Sincar’ın, yine, Türkiye’nin eğitiminden geçmiş, NATO müttefikleri tarafından donatılmış peşmerge güçleri tarafından kurtarılması, belli ki, iyi eğitilmiş/donatılmış yerel güçlerin DAEŞ’le mücadeledeki rolü hakkında yüksek moral verdi.
Kürt lider Barzani’nin, Sincar operasyonuna PKK’yı karıştırmamaktaki kararlılığı, devamında bu örgütün o bölgeden derhal çekilmesi yönündeki ültimatomu, Türkiye’nin Kuzey Irak denklemindeki varlığını göstermesi açısından önemli...
- Musul’u Sünni Araplar kurtarmalı...
Musul başta, Irak halkı açısından Musul’daki DAEŞ varlığı bir “yabancı işgaldir...” Bu nedenle, Şii eski Başbakan Nuri el-Maliki döneminden bu yana Bağdat’ın İran yanlısı Şii korumacı politikaları nedeniyle başkentiyle ilişkisini koparmış kentin Sünni Arap güçleri tarafından kurtarılması önemlidir.
Aksi bir senaryo, Musul üzerindeki egemenlik savaşının alevlenmesine, bölgenin yeniden birSünni-Şii çatışması alanına dönüşmesine neden olacaktır. Kürt yönetiminin Musul ve çevresindeki DAEŞ’le savaşmasına karşın kente dönük son harekat planlamalarında geride durma stratejisi de bu hassasiyete dayanmaktadır.
- İran ve Rusya’ya yanıt...
Suriye’de yaşanılan gelişmeler Rusya-İran ittifakının DAEŞ’le mücadele etmeyip, bu örgütü kullanarak bölgede egemenlik kazanmaya çalıştığını gösterdi. Türkiye’nin, Sünni Arap anti-DAEŞ direniş grupları ve peşmerge ile oluşturduğu yeni Musul zemini bu ittifaka net bir cevap niteliğinde...
Irak hükümetinin DAEŞ’i köşeye sıkıştıracak bir adıma bu ölçüde tepki göstermesi, aslında maskelerin düştüğünü işaret ediyor...
Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...