Uslu; “Askeri Darbeler Sivil Siyaseti Ve Sivil Toplumu Geriletti”

Çorum milletvekili ve TBMM İdare Amiri Salim Uslu, ülkede sık sık yaşanan askeri darbelerin hem sivil siyaseti hem de sivil toplumu gerilettiğini belirterek, bu darbelerin istikrar içindeki gelişmeyi olumsuz etkileyerek askeri-bürokratik vesayeti güçlendirdiğini söyledi.

Çorum milletvekili ve TBMM İdare Amiri Salim Uslu, ülkede sık sık yaşanan askeri darbelerin hem sivil siyaseti hem de sivil toplumu gerilettiğini belirterek, bu darbelerin istikrar içindeki gelişmeyi olumsuz etkileyerek askeri-bürokratik vesayeti güçlendirdiğini söyledi.

AK Parti Çorum İl Başkanlığı tarafından düzenlenen Siyaset Akademisi devam ediyor. Siyaset Akademisi’ne konuk olan Çorum Milletvekili ve TBMM İdare Amiri Salim Uslu, “Sivil Toplum Kuruluşlarının demokrasiye etkisi” konulu bir sunum yaparak toplumunda sivil toplumun önemine dikkat çekti.

Sivil Toplum Örgütlerinin ve savunduğu ilkelerin toplumsal meşruiyeti olması gerektiğini dile getiren Uslu, hem yasal hem de meşruiyet sivil toplum kuruluşları için olmazsa olmaz olduğunu dile getirdi. Sivil toplum kuruluşlarının toplumun ortak aklı, ortak projesi ve geleceğini kurgulayıp geliştirecek güç olduğunu dile getiren Uslu, “Böyle olmaz ise dinamikler zayıf demektir ki, bu durum stratejik bir zayiat olur. Hatta bu durumda sivil toplum demokratik sistem için kayıp halka demektir. Çek Cumhuriyeti eski Cumhurbaşkanı) Vaclav Havel, ‘Sivil toplum hiçbir siyasi hedef ve makam gözetmeksizin, insanların ve toplumun özgürlük alanını genişletmek ve toplumun kendi belirleyicilik kabiliyetini artırmak için vardır’ derken Larry Diamond sivil toplumu şöyle tanımlamaktadır, ‘Sivil toplum örgütlü sosyal yaşamın gönüllü, kendi kendini üreten, kendi kendini destekleyen, devletten özerk olup bir yasal düzen ya da ortak kurallara bağlı olan alandır. Sivil toplum evrensel değerlerin yanında, Devleti denetleyen ve Kamu vicdanını temsil eden örgütlerdir’ Bizim kültürümüzde; sivil toplum izdüşümü “Emr-i bil maruf nehy-i anil münker” toplumda iyiliklerin artırılması, kötülüklerle mücadele edilmesidir. Bunun en güzel örneği de Hılful Fudul hareketidir. Toplumda adalet duygusunu yüceltmek ve yoksulların hakkını korumak temel hareket noktasıdır” dedi.

Kendi medeniyetimizin güzelliklerinin sivil toplum yapılanmamızı güçlendirdiğini anlatan Uslu, “Vakıflar, Ahi teşkilatları, Bacıyan-ı Rum gibi yapılar hem hayır kuruluşları olarak, hem meslek kuruluşları olarak, kamu düzenini koruyup sürdürülebilir kılan, sosyal sorumluluklar üstlenen, tüketici haklarını koruyup, devlete katkı sunan örgütlerdir. Özellikle Selçuklu-Osmanlı medeniyetinde çok büyük hizmetler gören örgütleri Osmanlının son dönemlerinde kendilerini yenileyemedikleri için de tarihteki yerini almışlardır. Osmanlıdan Cumhuriyete geçtiğimiz dönemde Sivil Toplumun hareket kabiliyeti 1925’teki Takrir-i Sükûn ile iyice kısılmış, çok partili sistemle birlikte sivil toplumun gelişmesi süreci yeniden başlamıştır. Ülkemizde sık sık yaşanan askeri darbeler ise hem sivil siyaseti hem de sivil toplumu geriletmiş, istikrar içinde gelişmeyi olumsuz etkileyerek askeri-bürokratik vesayeti güçlendirmiştir. Yurttaşların devlet olmak yerine devletin yurttaşları fikri öne çıkarak ‘iyi niyetli, kötü niyetli’ yurttaşlar tanımı sık sık duyulur ve uygulamada ayrımcılıklar sıkça görüler olmuştur. Sivil toplumun gücünü zayıflatmak, rolünü azaltıp alanını daraltmak, Türkiye açısından stratejik bir zayiattır. Bu açıdan sivil toplum kuruluşları demokratik ve modern bir devlet sisteminin ayrılmaz hatta bütünleyici bir unsurudur” ifadelerini kullandı.

İşleyen bir demokrasinin üç temel halkası olduğunu dile getiren Uslu, “Bunlar özgür ve adil seçimler, sivil ve siyasî haklar ile demokratik ve sivil toplumdur. Üç halkadan biri olan sivil toplum hali kayıptır. Sivil toplum yerli yerine koymadan siyaset toplumu, ekonomiyi bir biri ile uyumlu, istikrarlı, verimli kılmak, hukuk düzenini etkinleştirmek, Toplumu barışık ve mutlu kılmak mümkün olmaz. Sivil toplum kuruluşlarının iyi niyetli entelektüel arayışların adresi olarak görmenin ötesinde bir yere taşımalıyız”