Çok sayıda vatandaşın katılarak, Uğurlu'ya destek verdiği basın açıklamasında, AK Parti il ve merkez ilçe başkan yardımcıları da hazır bulundu.
AK Parti Çorum Milletvekili Dr. Yaşar Uğurlu, seçimlerin demokrasiler için cümle kapısı olduğunu, demokrasilerin en kıymetli unsurunun da millet iradesi olduğunun altını çizdi.
Dr. Yaşar Uğurlu, aday adaylığı açıklamasında şunları söyledi; "Merhum Adnan Menderes, Turgut Özal ve Prof. Dr. Necmettin Erbakan başta olmak üzere destansı mücadele vererek bugünlere gelmemizi sağlayan milletin adamları rahmet diliyoruz.
Çelik gibi iradesi ile Millet Bayrağını surlarda dalgalandıran Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'a ve bilge Başbakan Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu'na binlerce teşekkür ediyoruz. Türkiye'miz özellikle son on üç yılda başta demokrasi ve ekonomi alanında olmak üzere bir çok konuda devrim niteliğinde gelişme gösterdi, atılan ciddi adımlar ve köklü düzenlemeler sayesinde "Güçlü Devlet" olma yolunda büyük mesafe kaydetti. Günümüz Türkiye'si Cumhuriyetimizin 100. Yıldönümü olan 2023 yılında Dünya'nın en büyük 12 ekonomisi arasına girme hedefine kararlı ve istikrarlı adımlarla ilerlemeye devam ediyor.
Yeni bin yılda nasıl bir ülke olmak istiyoruz? Bu nedenle 7 Haziran 2015'de yapılacak seçimler sıradan bir seçim değildir. Bu kapsamda: Yeni Türkiye Yeni Anayasa, herkes için eşit haklar ve özgürlük, ileri demokrasi, büyük ekonomi, güçlü toplum, ahlaki, estetik ve saygın bir hayat, yaşanabilir çevre, her alanda gelişmiş Büyük Çorum lider ülke Türkiye için Çorum hazır.
Çorum muhabbetin ve merhametin şehridir. Bu şehir için çalışmak onurların en büyüğüdür. Çorum'un çözülemeyecek hiçbir sorunu yok. Ekmeğinizi büyütmek, özgürlük alanınızı genişletmek görevimizdir. Tarımdan sanayiye, kültürden turizme her alanda gelişen Çorum'u lokomotif bir şehir haline getirmek büyük davamızdır. Anadolu ahilik geleneği ile yoğurulmuş bu yurdu Yeni Türkiye'nin yıldızı yapmak hepimizin sorumluluğudur.
Sadece bin yıldır var olan birlik, beraberlik ve işbirliği kültürü ile çalışılması gerekir. Ayrıca çağdaş dünyada sorunları çözmenin en etkili yolunun bilgi ve araştırma verilerine dayalı olduğunu biliyoruz. Çorum'da ortak aklı işlettiğimizde Çorum'u daha büyütmemiz de mümkündür. Aslında AK Partinin büyük hizmet kervanından Çorum'da nasibini aldı.
Duble yollar, hastaneler, okullar, barajlar, binlerce konuttan oluşan siteler Çorum'a ve ilçelerine kazandırıldı. Çorum'da Türkiye'nin en yüksek oy oranlarından biri ile kendisine hizmet sunan Recep Tayyip Erdoğan ve ekibine teşekkür etti, hizmetlerine devam konusunda tam yetki verdi.
Evet, Çorum çok hizmet aldı, almaya da devam edecek ama Çorum'un hâlâ çözüm bekleyen sorunları var ve Çorum hala kan kaybetmeye devam ediyor. 12 bin 800 km2 'lik yüzölçümü ile Türkiye'mizin alan olarak büyük illeri arasında yer alan Çorum, 748 olan köy sayısı ile de ülkemizin en çok köye sahip 10'uncu ili olarak daha fazla hizmeti hak ediyor, bekliyor.
Çorum ve Çorumlu kalkınmak istiyor, sahip olduğu değerleri Türkiye ekonomisine kazandırmak ve bundan da kendisi istifade etmek istiyor. Ortalama yüksekliği 700 metre civarında olan Çorum ovaları iklimine uygun tarımsal üretimde söz sahibi olmak istiyor, daha da önemlisi binlerce dekarı bulan meralarında büyükbaş hayvancılığının gelişimini istiyor, ülke insanımıza ucuz et yedirme hedefinde kilit konumda bir il olmak istiyor.
Doğa ve yayla turizminde sahip olduğu potansiyeli değerlendirmek ve yalnızca ülkemizden değil, Dünya'nın her köşesinden gelecek doğa tutkunu misafirlerine ev sahipliği yapmak istiyor. Anadolu'nun kültürel zenginliğinde çok ciddi katkı yapan Hitit Medeniyeti'ne de başkentlik yapmış olan Çorum, tarihi ve kültürel zenginliği ile Türkiye'nin turizm merkezlerinden biri olmayı hak ediyor ve bekliyor. Çünkü her bir köşesinde başta Hitit Medeniyeti olmak üzere, Anadolu Selçuklu Devleti'nin, Osmanlı İmparatorluğu'nun izlerini taşıyan eserleri bünyesinde barındırıyor, sağlık turizmine hitap eden kaynaklara sahip ve zengin doğal güzellikleri ile de umut vaad ediyor.
Çorum Türkiye'nin sayılı ihracat merkezlerinden biri olma potansiyeline sahiptir. Çorum'un eşsiz coğrafi konumu; Karadeniz bölgesini İç Anadolu, Ege ve Marmara'ya bağlayan güzergahı ile Türkiye'nin kalbi gibidir. Anadolu kaplanlarından biri olan Çorum, sahip olduğu ekonomik potansiyeli ve birikimi dünya ile paylaşmak istiyor. Çorum tarım alanında da çok ciddi potansiyele sahip ; işte Türkiye'nin en lezzetli pirinçlerini üreten Osmancık vadisi, işte durum buğdayının merkezi Alaca ovası, Sungurlu ovası ve diğer verimli Çorum ovaları. Ancak 2000 yılında 610 bine yaklaşan Çorum nüfusu 2015 yılında 527 bine düşmüş. Çorumlu kardeşlerimiz Çorum'u terk ediyor, Çorum'un köyleri boşalmaya devam ediyor. Büyük ölçüde ekonomik sebeplerden dolayı on binlerce Çorumlu rızkını dışarda, başka şehirlerde arama yolunu tercih ediyor.
Ve Çorum bu tabloyu değiştirmek, sahip olduğu potansiyeli değerlendirmek, harekete geçirmek ve Çorum'dan göçü önleyecek yeni ekonomik kaynaklar oluşturmak zorunda. Çorum bunu başarmalı, başaracak da. Bunu başarmanın yolu; kurumlar arası işbirliğinden geçiyor, sorunların çözümünde yetki kullanımından, kısaca; bu konuda yetkisi ve sorumluluğu olan herkesin taşın altına elini koymasından geçiyor. Merkezi hükümet - yerel yönetim - sivil toplum kuruluşları - üniversite işbirliğinin koordine edilmesi, sorunların çözümü konusunda işbirliği yapılması ve yetki kullanımının teşviki, bir çok ciddi adımın atılmasının yolunu açacak, somut sonuçların ortaya çıkmasına imkan verecektir.
Her kurum sahip olduğu imkanı ve yetkiyi kullanma konusunda yönlendirilir ve teşvik edilirse, ortak aklın çözümleri, somut adımlar olarak netice doğuracak ve Çorum sorunlarını aşma noktasında ciddi mesafe alan şehirlerden biri olacaktır. Hiç şüphe yok ki, bütün sorunların çözümünü devletten beklemek makul bir yaklaşım değildir. Çorum ve Çorumlu bir çok sorununu da kendi iç dinamiklerini harekete geçirmek suretiyle çözüme kavuşturmak zorundadır. Bu konu da ciddi bir organizasyon ve takip ile mümkün olabilecek nitelikte bir konudur.
Çorum'un ekonomik ve sosyal sorunları Türkiye'nin sorunları ile de örtüşür. Türkiye'nin kadın, engelli, çocuk, gençlik, yaşlılık, aile, medya ve eğitim konuları gerek akademik gerekse insani boyutta yüksek merhamet duygusuyla ele alınmalıdır. Aile toplumun ve devletin kurucu zeminidir. Ailemizi gözümüz ve özümüz gibi korumalıyız. Ailenin tüm fertlerini (anne, çocuk, yaşlı, genç ve babayı) tam bir özgüven içerisinde gelişmeleri ve rollerini oynamaları için desteklemeliyiz. Garip, kimsesiz ve yetimleri; anne ve babaların emanetlerini muhafaza etmek sosyal devlet olmanın gereğidir. Felsefemiz; "İnsanı yaşat ki devlet yaşasın."
Türkiye, yeryüzünde mazlumlar için her zaman güvenli bir limandır. Suriye'de bunalım var, Irak'ta bunalım var, velhasıl dünyada bunalım var. Bütün kavimler bir sıkıntıyla karşılaştıklarında Anadolu toprağına geri dönüyorlar, Anadolu'nun kucağına sığınıyorlar. Allah şahittir ki, şu veya bu gerekçeyle bu topraklara bir ekmek bulmak için gelen kim olursa olsun, topraklarda asli unsur olarak karşılanacak ve ağırlanacaklardır. Bizim tarihimiz merhamet tarihidir, şefkat tarihidir, hem kendi vatandaşlarımıza merhamet ve şefkat, hem de bu topraklarda medet uman, bu topraklarda sığınacak bir yuva arayanlara şefkat ve merhamet bizim kültürümüzdür.
İnsan onurunu korumak bizim asli görevimizdir. Bu onurun esası da özgürlük ve güvenliğin teminidir. Özgürlüğü garanti altına alınmamış insanın onur duyması mümkün değil, güvenliği tehdit altında olan birinin kendi özgürlük alanını yaşaması da mümkün değil. Onun için, daha ilk hükümet programlarında bugüne kadar hep özgürlük, güvenlik dengesi dedik. Şimdi bir kez daha söylüyoruz, Türkiye'de düşünce özgürlüğü, inanç özgürlüğü, ifade özgürlüğü, girişim özgürlüğü AK Parti hükümetlerinin teminatı altındadır, hiç kimse bu özgürlükleri ihlal edemez. Ama her özgürlük de bir sorumluluk getirir. Büyük devletler adalet ve sorumluluk şuuru ile davranmalıdırlar. Yeni Türkiye'de buna uygun olarak yapılanacaktır. Çünkü Türkiye mazlumlar için hep büyük olmak zorundadır."